Bu büyük Türk hakanı ve âliminin gerçek adı Mehmet Taragay’dı; ama tüm dünya, bu değerli bilimadamını Uluğ Bey olarak tanıdı. Timur’un torunu, yıldızların şifrelerini çözen, gökyüzüne rehberlik eden Uluğ Bey, küçük yaşlardan itibaren yıldızlara, gökyüzüne çok meraklıydı. Aslına bakarsanız başlı başına incelenmesi; yaşamı, eserleri, yaşadığı zorluklar üzerine kapsamlı bir çalışma içinde değerlendirilmesi gereken, ibret verici ve bir o kadar da muhteşem bir hayat hikâyesine sahiptir Uluğ Bey.
Onun trajik bir son ile Hakk’a yürümesi son derece hüzünlü ve bir o kadar da düşündürücüdür. Onu katleden kişinin kılıcı o kadar keskindir ki büyük âlimin kemiklerindeki kılıç izleri, incelemelerde ibret verici olarak akıllarda kalmıştır. Uluğ Bey Zîci; Zîc-i Uluğ Bey, Zîc-i Gürgânî, Zîc-i Hakani Zîc-i Cedîd-i Sultani olmak üzere 4 kitaptan oluşmaktadır. Bir sonraki sayfada yer alan resim, astroloji ile ilgili hesaplamaları barındırmakta olan eserindendir. 4 kitabın konu içerikleri trigonometrik, astronomik, coğrafi ve astrolojik hesaplamalardan oluşan tablolardır. İlk kitap takvim ve kronolojiyi içermektedir.
Uluğ Bey, kendi hesaplama yöntemleri ile 683 kadar bölgenin koordinatlarını hesaplayarak eserinde paylaşmıştır. Galileo’dan günümüze pek çok bilimadamı bu eserden faydalanmıştır. Fakat ne yazık ki bu önemli eserin aktarımında, çevirilerinde bazı yanlışlar, eksiklikler vardır. Boğaziçi Yazma Eserler Koleksiyonu’nda Mehmed Es’ad adına “temellük” kaydı ile şahsi mührü bulunan yazma eserde Uluğ Bey’in ilk rasad tarihi 813 (1410-1411) olarak yer almaktadır.
‘Türk Medeniyetlerinde Astroloji Astronomi ve Müneccimbaşılık Tarihi” Kitabımdan